ANKARA ÇUBUK SUSUZ KÖYÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ANKARA ÇUBUK SUSUZ KÖYÜ

ANKARA ÇUBUK SUSUZ KÖYÜ
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 ABDAL MUSA ERKANI VE ABDAL MUSA CEMİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
yasemintt

yasemintt


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 13/02/09
Nerden : Ankara

ABDAL MUSA ERKANI VE ABDAL MUSA CEMİ Empty
MesajKonu: ABDAL MUSA ERKANI VE ABDAL MUSA CEMİ   ABDAL MUSA ERKANI VE ABDAL MUSA CEMİ EmptyPerş. Şub. 26, 2009 11:37 am

ABDAL MUSA ERKANI


Sadık DOĞAN



Bu yazıda Antalya’nın Elmalı ilçesi Tekke köyünden Sadık Doğan (Sadık Dede)’nin anlatımı ile, her yıl Muharrem ayından önce gerçekleştirilen Abdal Musa cemlerinin nasıl yürütüldüğü konusunda aydınlatıcı bilgiler sunulmaktadır. Cem başlamadan önce yapılan hazırlıklar ile cem sırasında uyulması gereken kurallar, cemdeki görev dağılımı, dedenin görevleri, talibin yapması gerekenler bir cem havası içerisinde anlatılmaktadır. Aynı zamanda bu yazı ile cemde okunan dualar ve gülbangler de aynen cemde söylendiği şekilleri ile verilmektedir. Sohbet geleneği içerisinde sunulan bu yazıda orijinal ifadelere ve yöresel ağızlara dokunulmamıştır. Sözlü geleneğin son örneklerinden birisi olması, yer yer Dede Korkut anlatımında, yalın ve coşkun bir dille sunulması açısından önemli gördüğümüz bu derlemeyi okurlarımıza sunuyoruz.



Her yıl Muharrem ayı gelmeden birkaç gün önce cem yapılır ve bu sebeple herkes bir araya gelir. Bir Muharrem ayından diğerine kadar o cemde bulunanlar kendilerini idare edecek on iki postun sahiplerine “kabul ettik” diyerek niyaz ederler. Seçilen baba yalnız kendi gözcüsünü alır ve bağlı bulunduğu mürşidine giderek ondan bir yıllık icazet alır. Buna “başını okutmak” da denir. Baba başını okuttukdan sonra gözcüyle istişare edip, halkı pervane ulusuna söyleyerek, Cem Evi’nde toplar. Halk Cem Evi’nde toplandıktan sonra ise on iki postun şahısları seçilir. Bunlar:



l- Baba : Erkanı yürütür

2-Gözcü : Cemin ihtiyaçlarını karşılar

3-İznikçi : Buna kapıcı da denir

4-Meydancı : Cemin temizliği ile ilgilenir.

5-Güvende : Cemin güvenliğini idare eder.

6-Carcı : Süpürgeci

7-Ayakçı : Aşçı yardımcısıdır

8-Sofracı : Sofra kurar

9-Selman : Abdest suyu dağıtır

10-Kurbancı :Kurban keser.

11-Sâkî : Cemde sakka suyu dağıtır ve dualar

l2-Pervane ulusu: Cemin pervanesinin piridir. (Semah ekibine pervane denir.)



Hizmetin on iki olmasının sebebi Abdal Musa Erkanı’nın on iki posta sahip olmasıdır. Bu posta sahipler seçildikten sonra bir yıl bu babanın emrinde erkan süreceğim diyerek icazet alırlar ve başını okuturlar. Bunun için ilk önce gözcü gelerek abdestini alır. Çoraplarını çıkarır ve babanın karşısına durarak ellerini göğsüne bağlar. Ardından şu tercümanı (gülbank) okur:

“Bismişah Allah Allah. Elim erde, yüzüm yerde, gönlüm darda. Erenlerin dâr-ı ma’sûnunda, Hak yolunda Muhammed, Ali divanında, malım kurban, tenim tercüman. Bu fakirden arınmış incinmiş can varsa dile gelsin, bile gelsin, hakkını talep eylesin. Bercemali Muhammed, kemal-i İmam Hasan, Şah İmam Hüseyin”

Baba da cemaate sorar: “Bu candan şikayetçi var mı?” Canlardan “ben dargınım” diyen olursa hemen orada barıştırılırlar. O ceme dahil olan herkes kesinlikle barışık olmalıdır. Bu erkanda katı bir mahkeme vardır. Her türlü sorun burada çözüme ulaştırılır. Küs olan can barıştırıldıktan sonra babanın yanına diz çökerek sağ dizini babanın dizine dayar, başını babanın dizine koyar. Baba da talibin omzuna elini koyarak On İki İmamları şöyle salavatlar:

“Bismişah Allah Allah

Allahümme nur-ı Hüda, Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali Muhammed Mustafa Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam Ali kerremallahü veche

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali Haticetü’l-Kübra

Fatımatü’z-Zehra hayrü’n-nisa şefaat kânisi Muhammed Mustafa

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam Hasanü’l mücteba

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam Hüseyin-i şehid-i Kerbelâ

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam Zeynel âbâ

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam-ı Bâkır

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam-ı Cafer mezhebimiz pâk

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali Musa-yı Kazım

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam-ı Rıza

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam-ı Tagî

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam-ı Nagî

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali İmam-ı Hasani’l-Askerî

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina

Bi Hakkı nur-ı cemali Muhammed Mehdi

Sahibü’z-zaman, kutbu’d-deveran, huccetü’l-Kur’an, Duvaz İmam (On İki İmam), On Dört Masum-ı pâk, On Yedi Kemerbest, Yetmiş İki şehid-i şüheda efendilerimiz katarlarından, didarlarından, şefaatlerinden cümlemizi mahrum etmesin. Bu meydanlardan her ne kadar tarikat erbabı gelmiş geçmiş ise Allah taksiratlarını afvı mağfiret eylesin. Dil bizden, nefes On İki İmam’dan, Hünkâr Hacı Bektaş Veli efendimizden olsun. Abdal Musa efendimizin demi devranı yürüsün” der ve niyaz-ı dârda bulunan talibin önce sağ omzuna sonra sol omzuna ardından da zincir kemiğine “Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali” deyip üç defa elini vurur. Bundan sonra talip doğrulur ve ayağa kalktıktan sonra babanın karşısına tığbentli olarak divan olup dikilir.

Ardından “kesenek” yani yıl kurbanı kesilmesi işlemine geçilir. Yılda her erkeğin bir koyun veya keçi kurban kesmesi gerekmektedir. Bir veya iki kişi bir cemin bütün masraflarını karşılar. Ayağa kalkan talip divan durup şu tercümanı okur:



“Elim erde, yüzüm yerde,

Ererenlerin dâr-ı ma’sûnunda

Hak yolunda, Muhammed Ali Divanı’nda

Canım kurban tenim tercüman
Bu fakirden arınmış, incinmiş can varsa dile gelsin, bile gelsin hakkın taleb eylesin”



Baba da cemaate sorar: “Bu candan bir hakkı olan, darılan var mı?” Cemaatte bu cana dargın olan varsa barıştırır, yoksa canlar “Eyvallah” diyerek dargın olmadıklarını ifade eder. Bu sözü duyan baba ise, “Eyvallah talip, fakirlerin kalbinde, gönlünde Hak ve senin kalbinde, gönlünde varsa koy ortaya, saklarsan, kendini koyarsan birliğin” der. Talip babanın sorusuna “var” cevabını verirse küs olduğu kişi ile hemen barıştırılır. “Eyvallah” derse küs olduğu kimsenin olmadığı anlaşılır. Bundan sonra yere niyaza inerek “Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali, Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli, Şah Abdal Musa’ya bağlı belim” diyerek niyaz eder ve kalkar. Ardından yine divan durur. Baba önceden bahsedilen kurbanlardan birisini kesmesi için: “Yolumuzun edep ve erkanı üzerine dört ayak bir kelleye Hü” der. Talip hemen “Eyvallah” der ve niyaza iner. Ardından ayağa kalkar ve yine divan durur. Baba da şu gülbangi okur: “Dârların mamur olsun, muradın hasıl olsun, evin ocağın şen olsun, Allah dilde dilediğini gönülde muradını versin. Allah iki cihanda utandırmasın, ceza bela hastalık vermesin üçler, beşler, yediler, kırklar katarından ayırmasın. Dil bizden nefes On İki İmam Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den olsun. Abdal Musa efendimizin demi devranı yürüsün, gerçeğe Hü”

Talip tekrar niyaza inip kalkar ve ardından da baba yine yukarıdaki gülbangi tekrarlar. Bu tekrardan sonra talip yine niyaza inip kalktıktan sonra, ilk olarak babaya sonra da gözcü ve iznikçiye niyaz eder. Daha sonra ortaya gelir ve herkese “Cümleden cümleye” diyerek selam verir. Tekrar niyazını ettikten sonra diz çöker ve önceden dua okuyarak bağladığı tülbenti yine dua ile çözer:



“Bismişah Allah, Allah
Nasrun minallahi ve fethun garib

Bercemali, Muhammed kemal-i İmam Hasan Şah Hüseyin,

Ya Allah, ya Muhammed, ya Ali” diyerek tülbenti çözdükten sonra gider yerine oturur. Ardından başka bir talip gelir ve cemde bulunan herkese bu muamele uygulanır. (Bu durum kadınlar için de geçerlidir.)



Kesenek olarak “cebrel” (az kan akıtma anlamında) yani tavuk veya horoz kesilir. Kesenek kesen kişiye “bacı” denir ve bacı üç beş kesenekle cem yapan erkeğe katılır. Bu duruma “dârdan geçme” denir. “Baş okuma” da denilen dârdan geçme, Muharrem’in birine kadar sürer. Muharrem’den sonra dârdan geçenlere ise baş okunmaz, yapılanların hepsi ayakta uygulanır. Bu geçişler yıl boyu sürer ve böylece cemin teşekkülü tamamlanır.

Muharrem ayı içinde geçme olmaz, ancak Muharrem orucunun bitiminden sonra devam eder. Muharrem ayında ise hem oruç tutulur, hem de genellikle Kerbela, Ebu Müslüm Horasanî gibi kitaplar okunur. Bu ibadet ise Muharremin onuncu günü öğle vaktine kadâr sürer. Öğle vaktinde Baba Evi’nde veya Meydan Sofrası’nda toplanılır. Burada kitap tamamlanır ve ardından merziye okunur, tekbirler alınır, selevatlar verilir ve dualar okunur. Bu an İmam Hüseyin’in şehit olduğu saate rastlar. Dede veya babalar tarafından okunan sâkî suyu içildikten sonra “Allah bu günlerin yenisine kavuştursun” gibi dualarla yıldan yıla avdet edilmiş olunur.

Bundan sonra ise sonbaharın ilk ayında başlayan cemler ilkbaharın son günlerinde biter. Yapılan bu cemler genellikle cuma (dernek) akşamlarında olur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ABDAL MUSA ERKANI VE ABDAL MUSA CEMİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ANKARA ÇUBUK SUSUZ KÖYÜ :: DİNİMİZ/MEZHEBİMİZ-
Buraya geçin: