Bir dağ nasıl koparsa, öyle koptun yerinden;
Bahçendeki ağaçlar, kurudu kederinden;
Hani üstad demiş ya, "dönen yok seferinden";
Omuzlar düştü bende, giderken sen omuzda;
O gün bugün mevsimler, zemheri kara kışta...
Gözlerde yaşın vardı, yaşın vardı gözlerde;
Teselli bulunmuyor, "sabır" diyen sözlerde;
O gün bugün ısınmaz, yanar tenim közlerde;
Ruhum çaldı ruhumu, sana her sarılışta;
O gün bugün mevsimler, zemheri kara kışta...
Mekânına gelince, öne düşüyor başlar;
Sıra üstüne sıra, sağır-dilsizdir taşlar;
Görür sanıp ağlamam, içime akar yaşlar;
Resmine sarılırım, her görüş, her bakışta;
O gün bugün mevsimler, zemheri kara kışta...
Sabah yâdınla başlar, adınla çınlar hânın;
Şimdi "hayal" de, hayal, inan ki hüsn-ü ânın;
Sayfa sayfa, ruhuna, okunan her Kur'ân'ın;
"Amin, amin" sözlerim, kapını her çalışta;
O gün bugün mevsimler, zemheri kara kışta...
Katmer katmer özlemi, hasretle dürüyorum;
Nakış nakış yokluğu, an be an örüyorum;
Rüyalarım sağolsun, her gece görüyorum;
İstersen bin kere say, üç metre, üç karışta;
O gün bugün mevsimler, zemheri kara kışta...
ALİ ALTINLI
Anasayfa 
